Osman AYDOĞAN
osmanaydogan2@gmail.com
Aydın, Dönek ve Diktatör
14/06/2015 *** Aydın kavramının eski dildeki karşılığı ‘’münevver’’dir. Karşılığı ise aydınlatandır. Ve aydın denince de aklıma Yalçın Küçük’ün beş ciltlik ‘’Aydın Üzerine Tezler’’ isimli kitabı gelir. (Tekin Yayınevi, 1990) “Aydın Üzerine Tezler”de Yalçın Küçük, aydın sorununu şöyle anlatıyor: Yalçın Küçük 1980’li yıllarda aydın sorununu böyle anlatıyordu. Ancak o günden bu güne ise ilaçlarının bile kendisine demir parmaklar ardından verilmesini kabul etmeyen aydından siyasi iktidara yamanan, el etek öpen ve emir kulu haline getirilen aydınlar zamanına geldik… Aydınlar sorununa teşhisi teee on dokuzuncu yüzyıldan Osmanlı devlet adamı ve şâiri Keçecizade İzzet Molla koymuştu. Teşhisin aslı Osmanlıca; ''Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harap Türkçesi şu; Derim ki başımıza ne gelmişse gerçek aydınların pasifize edilerek küçümsenmeleri ve sahte aydınların dalkavukluğundan gelmiştir. *** Hintli şair Sri Chinmoy Ghose’nin güzel bir sözü vardı: ‘’Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak.’’ Tarihten bir döneğin akıbetini Ahmet Cemal, 05 Mayıs 2014 tarihli Cumhuriyet’teki köşesinde kendilerine ders olur diye şöyle aktarıyordu: Fransız İhtilali döneminin ve hemen sonrasının ünlü devlet adamı Joseph Fouché (1759-1820), siyasi tarihte yandaşlığın, yalakalığın ve dönekliğin piri sayılabilecek olanlardandı. Sıradan bir din adamı iken Fransız İhtilali ile birlikte devrimcilere katılıp kiliseleri yakan, Robespierre’in saflarında çalışan, onu deviren komploda yer aldıktan sonra kendini var gücüyle Napolyon’un yükselişine adayan, Waterloo’dan sonra ise bu kez Fransa Kralı XVIII. Louis’nin yanında bir bakanlık kapan Fouché, dönekliği ile kralı aldatamayınca her şeyini yitirir ve Fransa’dan sürülür. Fouché üzerine olağanüstü bir biyografi yazmış olan Stefan Zweig, bu kadar dikkatli bir siyasetçinin nasıl olup da kraldan bir şeyler bekleyebildiği sorusuna şu karşılığı vermiştir: “İhanet etmeye o kadar alışmıştı ki, sonunda ihanet edecek birini bulamayınca kendine ihanet etti!” *** Bir gün bir bostan korkuluğuna dedim ki, bu ıssız tarlada dikilmekten yorulmuş olmalısın. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Türkiye’nin geleceği - 24/07/2016 |
Türkiye’nin geleceği |
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik. - 10/07/2016 |
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik. |
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var. - 15/06/2016 |
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var. |
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916) - 28/04/2016 |
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916) |
Dönüş - 04/04/2016 |
Dönüş |
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim? - 22/03/2016 |
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim? |
Çanakkale... Ah! Çanakkale - 18/03/2016 |
Çanakkale... Ah! Çanakkale... |
Suriye’ye sefere giderken Hükumete tavsiyelerim! - 29/02/2016 |
Suriye’ye sefere giderken Hükumete tavsiyelerim! |
Benim Gönlüm Dağa Düştü. - 23/01/2016 |
Benim Gönlüm Dağa Düştü. |
Devamı |