Osman AYDOĞAN
osmanaydogan2@gmail.com
Yeni yılda çimenler üzerinde keyifle yayılmanız ve bu keyfin yaşamınızı değerli kılması dileği ile…
20/12/2015 Jacques Prévert ( 1900 - 1977) Fransız şair ve senaristtir. Jacques Prévert için Fransa’nın Can Yücel’i denir. Prévert'in şiirlerinden yapılan seçmeler Türkçede "Şiirler" (1963) ve "Seçme Şiirler" (1980) adıyla yayımlanmıştır. Türkçede yayımlanan diğer kitapları arasında "Sisler Rıhtımı", "Haylaz Çocuklara Öyküler", "Ay Operası", "Harikalar Tablosu" ve "Cin Sıpa" isimli eserleri vardır. Jacques Prévert’in üzerinde düşünmemiz gereken yaşam üzerine güzel bir şiiri vardır. Mutlu olmak için elzem olan ancak pek de dikkat etmediğimiz, yapmadığımız, yapamadığımız ‘’küçücük’’ konulara değinir bu şiirinde Prevert; ‘’Bu yılı iyi geçirdiniz mi? Anonim bir deyiş vardır, şöyle söyler yaşam için; ‘’Yaşam bir çiçek, aşk ise onun dalıdır. Yaşamın tadını çıkarmak demişken ‘’yaşamın tadını çıkarmak’’ üzerine bir hikâye; Bir çocuk, ünlü bir Uzakdoğu sporları ustasıyla çalışmak için Japonya’nın bir ucundan diğerine seyahat etmiş. Usta ona ne istediğini sormuş. Delikanlı ona, ülkedeki en iyi Uzakdoğu sporcusu olmak istediğini söylemiş ve bunun için ne kadar süre eğitim görmesi gerektiğini sormuş. Usta ‘’En az on yıl’’ demiş. Delikanlı ‘’Peki tüm öğrencilerinizin hepsinden iki kat daha fazla çalışsam?’’ diye sormuş. ‘’Yirmi yıl’’ demiş usta. ‘’Yirmi yıl mı? Tüm çabamla gece gündüz çalışsam?’’ diye sormuş delikanlı. Usta ‘’Otuz yıl’’ diye cevap vermiş. Delikanlının kafası iyice karışmış. Ustaya ‘’Nasıl oluyor da, daha çok çalışacağımı söylediğim her sefer, sürenin daha uzun olacağını söylüyorsunuz?’’ diye sormuş. ‘‘Cevap açık’‘ demiş usta; ‘’Bir gözünü varış noktasına diktiğinde, yolu bulman için geriye sadece bir göz kalıyor...’’ Müthiş bir hikâye. Bir gözümüzü amaca diktiğimizde, nasıl düşünerek ve derinlemesine bakabiliriz? Bir gözümüzü amaca diktiğimizde, yaşamda güzel olan her şeyi kucaklamayı nasıl öğreniriz? Cevap basit: Öğrenemeyiz. Bu konuda "Geveze" adlı kitabında Alfred Souza der ki: (Kitabın Türkçesi henüz yayınlanmadı) "Uzun zamandan beridir hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hâlâ hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı. Bu görüş açısı, bana mutluluğa giden yol olmadığını gösterdi..." Peki, sonuç ne? Onu da şu şekilde cevaplıyor Souza: ’’Mutlu olmak için daha iyi bir zamanı beklemekten vazgeçin... Mutluluk bir varış değil bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır...’’ Mutluluğa ve yaşama dair İrlandalı yazar Bernard Shaw’ın (1856-1950) güzel bir anlatımı var; ‘’Genç adam, bir çocuğa bir elma verdi. Çocuk çok sevindi. Bir elma daha verdi. Çocuk daha çok sevindi. Bir elma daha verince çocuk sevinçten deliye döndü. Ve bir elma daha verince, çocuk dört elmayı elinde tutamadı, sonuncusunu yere düşürdü. Bu kez ağlamaya başladı çocuk. Yaşamda da böyledir işte. Düşlemediğimiz bir mutluluğa eriştikten sonra, onun bir lokmasını bile kaybetmek bizi perişan eder. Bu özellikle bir emek harcamadan elde ettiğimiz durumlarda gösterir kendini. Aslında keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. Fakat ne yazık ki birçok insan bunu bilmediğinden kendine boşuna acı çektirir.’’ Arthur Miller de derdi ki; ‘’Öğrenmenin de maliyeti vardır: Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenir; Otoriteden öğrenenler özgürlük bedeliyle öğrenir; Deneyerek öğrenenler etiket fiyatından öğrenir; Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla öğrenir; Hayattan da öğrenemeyenler boşa gitmiş hayatlarıyla öğrenirler.’’ Bernard Shaw ise hayatı şöyle tanımlıyordu; ‘’Yaşam, keyif almayı değerli kılmaktır’’. Jacques Prévert’in söylediği gibi; ‘’Yeni yılda düşünün… Yayılın çimenlerin üzerine... Yeni yılda çimenler üzerinde keyifle yayılmanız ve bu keyfin yaşamınızı değerli kılması dileği ile… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Türkiye’nin geleceği - 24/07/2016 |
Türkiye’nin geleceği |
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik. - 10/07/2016 |
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik. |
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var. - 15/06/2016 |
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var. |
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916) - 28/04/2016 |
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916) |
Dönüş - 04/04/2016 |
Dönüş |
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim? - 22/03/2016 |
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim? |
Çanakkale... Ah! Çanakkale - 18/03/2016 |
Çanakkale... Ah! Çanakkale... |
Suriye’ye sefere giderken Hükumete tavsiyelerim! - 29/02/2016 |
Suriye’ye sefere giderken Hükumete tavsiyelerim! |
Benim Gönlüm Dağa Düştü. - 23/01/2016 |
Benim Gönlüm Dağa Düştü. |
Devamı |